Güven Problemi Neden Olur? Eğitimin Kalbinde Bir Duygusal Öğrenme Süreci
Bir eğitimci olarak her sınıfa adım attığımda, ilk fark ettiğim şey bilgi düzeyleri değil, güven düzeyleri olur. Çünkü öğrenme, bilgi aktarımından çok daha fazlasıdır; o, duygusal bir süreçtir. İnsan, kendini güvende hissetmediği bir ortamda öğrenmeye kapalı hale gelir. Öğrenmenin dönüştürücü gücü, ancak güvenin varlığıyla açığa çıkar.
Bu nedenle “Güven problemi neden olur?” sorusu, sadece psikolojik değil, aynı zamanda pedagojik bir meseledir. Güven, öğrenmenin görünmeyen temelidir; eksildiğinde bilgi yüzeyde kalır, derinlik kaybolur.
Pedagojik Perspektiften Güvenin Anlamı
Pedagoji, insanın potansiyelini geliştirmeyi amaçlayan bir bilimdir. Ancak bu gelişimin ön koşulu, öğrencinin öğrenme sürecinde kendini güvende hissetmesidir. Eğitim psikologu Carl Rogers’a göre, birey yalnızca kabul gördüğü, yargılanmadığı bir ortamda “kendini gerçekleştirme” yoluna girebilir.
Güven duygusu, öğrencinin “öğrenebilirim” inancını besler. Bu duygu sarsıldığında, birey öğrenmeyi değil, hata yapmamayı hedefler. Böylece merak yerini korkuya, keşif yerini çekingenliğe bırakır.
Güven problemi yaşayan bir öğrencinin davranışları çoğu zaman pasiflik, sessizlik ya da aşırı uyum şeklinde ortaya çıkar. Ancak bunlar, derinlerdeki duygusal bir kırılmanın dışa vurumudur.
Öğrenme Teorileri Işığında Güvenin Rolü
Farklı öğrenme teorileri, güven duygusunun eğitim sürecindeki yerini farklı biçimlerde açıklar:
– Davranışçı teori, öğrenmeyi ödül ve ceza sistemine dayandırır. Ancak cezaya dayalı öğrenme modelleri, güveni zedeler. Öğrenci, öğretmeni “öğretici” değil, “yargılayıcı” olarak görür.
– Bilişsel teori, öğrenmeyi zihinsel süreçler üzerinden değerlendirir. Burada güven, bireyin hatalardan ders çıkarma cesaretidir. Jean Piaget’ye göre hata, öğrenmenin doğal bir parçasıdır.
– İnsancıl yaklaşım, güveni merkez alır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde “güvenlik” duygusu, öğrenmeden önce gelir. Yani birey, güvende hissetmeden bilgiye ulaşamaz.
Bu yaklaşımlar, güvenin öğrenme sürecinde hem duygusal hem bilişsel bir köprü olduğunu gösterir. Güven yoksa, öğrenme yüzeyde kalır; varsa, birey derinlemesine düşünebilir.
Güven Probleminin Kaynakları
Güven problemi neden olur? sorusunun yanıtı, bireysel ve toplumsal dinamiklerde gizlidir.
1. Erken çocukluk deneyimleri: Güven, yaşamın ilk yıllarında kurulur. Çocuğun bakım verenleriyle kurduğu ilişki, ilerideki öğrenme motivasyonunu ve ilişkisel güvenini belirler.
2. Otoriter eğitim sistemleri: Öğrenciyi sürekli değerlendiren, hata yapmayı cezalandıran sistemler, güven duygusunu aşındırır.
3. Toplumsal güvensizlik ortamı: Birey, toplumda adalet veya şeffaflık eksikliği yaşadığında, genellenmiş bir güvensizlik geliştirir. Bu da öğrenme ortamlarına yansır.
4. Dijital çağın etkileri: Sosyal medyada görünürlük baskısı, öğrencilerin “yanlış anlaşılma” korkusunu artırır. Bu da fikir paylaşımında çekingenlik yaratır.
Bu nedenler, güven probleminin yalnızca kişisel bir mesele olmadığını; kültürel ve yapısal boyutları da içerdiğini gösterir.
Eğitimde Güveni Yeniden İnşa Etmek
Eğitimci için güven, inşa edilmesi gereken bir zemindir. Bunun için bazı temel pedagojik ilkeler uygulanabilir:
– Empatik iletişim: Öğrenciyi yargılamadan dinlemek, onun deneyimlerine saygı duymak.
– Katılımcı öğrenme ortamı: Öğrencinin sadece dinleyen değil, katkı sunan bir özne olduğunu hissettirmek.
– Hata kültürünü benimsemek: Hataları öğrenme fırsatı olarak görmek.
– Tutarlılık: Öğretmenin söylemleriyle davranışları arasındaki uyum, güvenin en güçlü kaynağıdır.
Güven duygusu, zamanla oluşur; hızla kazanılmaz. Ancak bir kez oluştuğunda, öğrenmeyi kalıcı hale getirir.
Toplumsal Düzlemde Güvenin Öğrenmeye Etkisi
Bir toplumda güven duygusu yüksekse, insanlar fikirlerini özgürce ifade eder; yeniliğe açık olur. Aksi durumda öğrenme, itaatle karıştırılır. Eğitim sosyoloğu Paulo Freire’nin de belirttiği gibi, “öğrenmek, özgürleşmektir.”
Bu nedenle güven problemi, sadece bireylerin değil, toplumların da gelişimini sınırlar. Demokratik ve katılımcı bir eğitim anlayışı, güvenin yeniden üretilmesini sağlar.
Sonuç: Güven, Öğrenmenin Sessiz Motorudur
Güven, görünmezdir ama her öğrenme sürecinde vardır. O, bilgiye duyulan inancın, öğretmene duyulan saygının, kendine duyulan özgüvenin temelidir.
“Güven problemi neden olur?” sorusu, aslında şu sorularla tamamlanmalıdır: Bir çocuk neden soru sormaktan korkar?
Bir yetişkin neden fikrini paylaşmaktan çekinir?
Bir toplum neden öğrenmek yerine ezberlemeyi tercih eder?
Cevaplar, eğitimde güveni yeniden düşünmekten geçer. Çünkü güven olmadan öğrenme olmaz; öğrenme olmadan da gelişme…